İyi Parti kurucular kurulu üyesi ve Osmaniye eski milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun danışmanı, sosyal güvenlik alanında çalışmalar yürüten Ozan Bardakçı, seçim yarışında ben de varım dedi. Bardakçı İyi Parti’ye Ankara 1. Bölge milletvekili aday adaylığı başvurusu yaptı.
Röportaj
Sizi Tanıyalım
1983 yılında Gemlik’te doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Osmaniye’de tamamladım. Üniversite sınavında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünü kazandım. ODTÜ’de başarılı hazırlık sınıfının ardından 1. sınıfta ayrılarak yeniden sınava girdim ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü kazandım ve 2008 yılında Mülkiye’den mezun oldum.
Mezuniyetimin ardından kısa süre sonra KPSS Merkezi ataması ile Memuriyete 2008 yılında Kamu İktisadi Teşebbüsü olan Osmaniye Aslantaş HES İşletme Müdürlüğünde başladım.
2010 yılı ocak ayında Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcılığı sınavını kazandım. 2014 yılı temmuz ayında “Kamu Görevlilerinin Emeklilik Davranışı” adlı uzmanlık tezim başarılı bulunarak Sosyal Güvenlik Uzmanı olarak atandım.
Memuriyet dönemi içinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2020 yılında mezun oldum. Hukuk Fakültesini bitirmeden önce Ankara Üniversitesi’nde İdare Hukuku ve Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde İdare Hukuku ve Kamu Yönetimi yüksek lisans çalışmalarım oldu.
2010 yılından bugüne kadar Sosyal Güvenlik Uzmanı mesleği içinde 2013-2014 yıllarında TODAİE’de tam zamanlı yüksek lisans eğitimi, 2014-2015 yıllarında TBMM’de milletvekili danışmanlığı görevinde bulundum. 2020-2021 yıllarında ise avukatlık stajımı tamamladım.
Sosyal Güvenlik Kurumunun işçi, esnaf ve memuru ilgilendiren çok sayıda biriminde görev aldım ve eğitimler verdim.
Neden Siyasete girdiniz?
Siyasetin insan için olduğu, insanın refah ve mutluluğunu artırmak için politikalar geliştirilmesi gerektiği inancındayım. Siyasal alanda üretilen politikaların doğruluğunun milletin huzur ve refahıyla doğru orantılı olduğu düşüncesindeyim.
85 milyon nüfusa ulaşan ülkemizde devasa bütçesiyle SGK yaklaşık 25 milyon emekli ve hak sahibine aylık ödüyor. Aylık ödenen kişilerin sayısı arttıkça emekli aylıklarının alım gücü düşüyor. Nüfusun büyük bölümü giderek yoksul ve yoksunlaşıyor. Sosyal güvenlik sistemi verimli hale getirilmezse önümüzdeki yıllarda nüfusumuzun daha büyük bir bölümünün yaşam kalitesi azalacak. Sürdürülebilir sosyal güvenlik sisteminin en kısa zamanda hayata geçirilmesi gerekiyor. Ve bu konuda söyleyecek sözlerim var.
Neden İyi Partiden Aday adayı oldunuz?
Bugün kendi hayatımda “İYİ ki” diyebileceğim bir şey varsa Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu Cumhuriyetin bir vatandaşı olmaktır. Deyim yerindeyse Cumhuriyetimiz sayesinde yukarıda saydığım eğitimleri alabilme imkanına sahip oldum ve bu eğitimler sayesinde de hayatıma yön verebildim. Ancak Cumhuriyetimizin bu imkanlarından yararlanabilen son nesillerinden olduğumu söyleyebilirim. Ve ne yazık ki hak edenin ve emek verenin layık olduğu yerlere ulaşabildiği bir Cumhuriyetten günden güne uzaklaşıyoruz.
İyi Partinin ATATÜRK ilkelerini benimseyen yenilikçi, dinamik ve demokratik yapısı ile Milletimizin Kalbinde yer ettiği başı dik ve kararlı duruş nedeniyle İyi Partiden aday oldum.
Öte yandan Şubat 2020’de vefat eden abim, büyüğüm ve saygınlığına hiç kimsenin gölge düşüremeyeceği 24. Dönem Osmaniye Milletvekili, İYİ Parti’nin kurucularından Hasan Hüseyin TÜRKOĞLU’nun danışmanlığı süreci ve sonrasında gerek Çağrı Heyeti’nin faaliyetleri gerekse İYİ Parti’nin kuruluşunda aktif olarak görev alarak İYİ Parti’yi yakından tanıma fırsatım oldu.
Ülkemizde iş ve sosyal güvenlik alanında hangi sorunlar var?
Ülkemizde çalışma hayatı ve sosyal güvenlik hizmetleri bakımından çok sayıda çalışma türü ve sigortalılık statüsü nedeniyle ciddi bir karmaşanın olduğunu söylemek mümkün. Bu karmaşa kimi zaman aynı işyerinde aynı koşullarda çalışan kişilerin farklı haklara sahip olmasına sebep olabiliyor. Ayrıca mevzuatın karmaşası nedeniyle vatandaşlarımız sahip oldukları hakları kullanma bakımından da büyük zorluklar yaşıyor.
Geçtiğimiz yıl çözüme kavuşturulduğu düşünülen EYT Yasası sonrası ortaya çıkan yeni mağduriyetler, borçlanma yapamadığı için emekli olamayanlar, Staja takılanlar, 5.000 günde kalanlar, depremde hayatını kaybeden anne babasından aylık alamayanlar ve her geçen gün düşen emekli aylıkları sosyal güvenlik sistemindeki sorunların başında geliyor.
Ülkemizdeki iş hukuku yapısının yazılı olmaktan çok sözlü olması, birçok iş akdinin daha en başından sakat kurulması ve işçinin hak arayışında çoğunlukla yalnız kalması milletimizin birçok ferdinin çalışma hayatındaki karşılaştığı sorunlar arasında.
Çözüm önerileriniz nelerdir?
Sorunun çözümünde öncelikle iş hayatı ve sosyal güvenlik sisteminde, içinde bulunduğumuz döneme gerçekçi bir bakış çerçevesinde düzenlemeler yapılması gerekiyor.
2008 yılında yürürlüğe giren Ülkemizin gerçeklerinden ve Milletimizin sosyo-kültürel yapısından uzak bir şekilde kaleme alınıp uygulamaya konulan 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanununun en baştan ele alınması gerekiyor.
Bu anlamda özellikle 2008 yılı Ekim ayından sonra memuriyete başlayanların mağduriyetleri, kayıt dışı istidamla mücadelenin etkinsizliği bir an evvel giderilmelidir.
Öte yandan Anayasamızda Devlete ödev olarak yüklenen “Sosyal Devlet” anlayışının varlığını gerçek anlamda hissedebilmemiz için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Bu kapsamda aylık bağlama oranlarının (ABO) emekliye yaraşır bir hayat düzeyi sağlayacak seviyeye çıkarılması gerekiyor. Askerlik hizmetini yapan gençlerimizin askerlik süresince doğum yapan vatandaşlarımızın “anne” olmalarından dolayı -dünyanın birçok yerinde olduğu gibi- primlerinin devlet tarafından karşılanması sosyal devletin sağlanmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca kayıt dışılığın önlenmesi ve sosyal güvenlik bilincinin sağlanması amacıyla “ilk sigortam devletten” uygulamasının hayata geçirilerek liseyi bitiren her vatandaşımızın sigorta başlangıcının olacağı, eğitimle desteklenen bir projenin hayata geçirilmesi gerekiyor.